TELEFON
İletişim çağının teknolojinin harikası telefon.
Yıllar öncesini hatırladığımda gözlerim doluyor. Pek çok anı anlatabilirim. Söz konusu telefon olunca.
P:T:T de kuyruk beklediğim santral memurunun dört beş saat sonra numaranızı bağlıyamıyoruz ,sırada çok bekleyen var demesine sinir olur, doğrudan acele bağlanması için müracaat ederdim.
Fiyatı yüksek olurdu ama bağlanma umudu vardı.
Umut diyorum çünkü o bile zordu Yıldırım bağlantılardan sıra gelmezdi ki..
Evlerde pek bulunmazdı lüks bir ihtiyaçtı.
Eve telefon bağlansın diye müracaat eden dokuz ,on yıl hatta daha çok sıra bekleyenlerin olduğunu biliyorum.
Babam P:P:T de memur olduğu için üç ay içinde eve telefon bağlanmıştı ama pahalı bir gereçti.
Eskiden kumbaralı telefonlar vardı.
Her komşunun telefonu kumbaraya bağlı idi.
Önce kumbaraya bir lirayı koyacaksın, numarayı çevireceksin karşıdan ses geldiğinde kumbaranın butonuna basacaksın.
Konuşma imkanın olacak o yıllar da ailem "Ankara”da ben "İstanbul" da yaşıyorum.
Babam felç geçirmişti.Durumunu öğrenmek için çektiğim sıkıntıları unutmam imkansız.
Elbette mektuplaşıyordum ailemle. Mektubun gitmesi gelmesi zamanla ilgiliydi.
Arada geçen zaman ise uzun sürüyordu..
Hiç unutmam doğum sancım tuttuğunda Küçük Çekmece semtinde tek bir telefon bulamamıştık.
Eşime haber vermek için. O sırada öğretmen olan arkadaşımın uğraması işe yaradı koşarak ilk okula gitti çünkü telefon olan başka bir yer yoktu.
Aradan bir iki yıl geçti.Bir 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramında ayağım burkulmuş ve o anda çıkmıştı.
Yine arkadaşım okuldan eşime haber vermişti.
Daha sonraki yıllarda bitişik komşumun evine telefon bağlanmıştı. Arada bir annem arıyordu.
Utana ,sıkıla telefonla görüşüyordum.Telefonu olan ev sahibi her ne kadar rahat olmamı söylemiş olsa da.
80 li yıllarda bir patlama oldu adeta.
Hem ücretleri düşük hem bağlanmak için yıllarca beklemek yoktu.
Uzun vadeli taksitlerle herkes gibi bende telefon sahibi olduk,Mucize gibi bir şeydi.
Oğlum askere yeni gitmişti.Hiç değilse o sıkıntı çekmedi.
izin günlerinde ve fırsat buldukça arıyordu.Hasret özlem ve yavrunun anne diyen sesi hıçkırıklarıma karışıyordu.
Daha sonra cep telefonundan söz edilir oldu. Sadece söz ediliyordu.
Bir gün küçük oğlum elinde bir paketle geldi cep telefonu almıştı. Çok pahalıydı. Uzun süre taksit ödedi. Gelen faturası mı ? Onu bana göstermemeye gayret ediyordu.
Kısa bir süre içinde üç ay ara ile iki oğlum askere gitti. Ortanca oğlum acemi eğitimi bittikten sonra" Diyarbakır,Lice”ye gitmişti.
En küçük oğlumda onun "Lice “ye gittiği sırada "Amasya" da acemi askerdi
.Onun yemin törenine gitmiştik.
Evden çıkarken ev telefonunu cep telefonuna yönlendirmiştik. İyi ki de akıl etmişiz.
Yemin töreninden sonra oğlumuzu alıp nizamiye kapısından çıktığımızda cep telefonu çaldı.
Açtığımızda! Lice”deki Mehmetçiğim karşımdaydı. O günü ve o anı unutmam imkansızdı.Minicik bir teknoloji harikası aileyi bir araya getirmişti.
İki kardeş birbirlerinin sesini duydular. O günü hiç birimiz de unutamıyoruz.
İyi niyetle kullanıldığında iletişim araçlarının insanlara faydası olacağı kesin elbette.
Sık sık kontrol için hastaneye gitmem gerekiyor.
Bazen o kuyruklar da beklemek can sıkıntısı veriyor.
Hasta iseniz dermanınız kalmıyor. Sağlıklı iseniz hasta olup geliyorsunuz.
Bende cep telefonumdan istifade ediyorum.
Nasıl mı doktoruma duygu sömürüsü yaparak. Kapıda bekletildiğimi sms ile bildirerek
Dün Bandırma iskelesinde Feribotun hareket saatini bekliyordum. Evden çıkmadan veda etmem gerek kim varsa vedalaşmıştım. Gideceğim yere de hareket saatimi bildirmiştim.Yinede feribot kalkana kadar kaç kişi ile konuştuğumu hatırlamıyorum.
Feribot yolculuğu sırasında her sefer başlangıcında iç anonsla cep telefonlarının kapatılması ikaz edilir.
Kaç kişi kapatır bilinmez.İkaza gerek kalmamalı da.
İçerde güvenlik görürse sözlü ikaz ediyor. Vatandaş olarak ikaz edemiyorsunuz. Tartışma ortamı yaratılmasın diye
Öfkelenip kızsanız da olmuyor. Ben artık cep telefonumu hareket saatinden on dakika önce kapatmayı adet haline getirdim.Unuturum endişesi ile.
İskelede otururken kapatmıştım.
Ama ne kadar da çok telefon kullanan varmış . Ben kapattım ama ne çok telefon zili çalıyordu.
Kimi romantik müzik sesi , kimi bir pop müzik kimi türkü çalıyordu.
Alo !
İlk söz bu
Alo çok şey anlatıyor belki de.
Zaten kimin aradığını görüyor ismi ile hitap ediyorsunuz.
-Ağbi senetleri verdim .Verdim yahu duyamıyorum !! Tamam yola çıktım geliyorum
Böyle diyordu bir elinde telefon biraz sinirliydi.Bir ileri bir geri gidip geliyordu.
-Telefonun zili çaldı uzun saçlı genç açtı.
A! merhaba nasılsın ?
Hocanın dersine girdinmi notları senden alabilirmiyim ?
Tamam, tamam iner inmez sana uğrarım laflarız canım öptüm bye.
Oda geziniyordu. Saçları ile oynuyordu. Telefonu kapattı oturmak üzereydi yine çaldı
.Nasıl mı duydum ama herkes bağırarak konuşuyor.
-Genç bir kız bir konuşuyor.Anne merak etme on dakika sonra Feribot yaklaşıyor.Sen çayı hazırla geliyoruz.
Deniz otobüsü yaklaştı iskeleye.
Bir telaş bir telaş. Yolcu bekleyenler kapıya yaklaştı.
Hepsinin elinde cep telefonu.İnenlerinde yolcu bekleyenlerinde.
Neyse on dakika sonra feribottayım Yerime oturdum.Aaa o da ne herkes konuşuyor telefonla.
Düşünüyorum ben mi kurallara uymuyorum.
Böyle düşünürken iç anons duyuluyor.Lütfen cep telefonlarınızı kapatın.
Ne mümkün kapanması.Sert bir ses duyuluyor güvenlik kızıyor beyefendi kapatın.Sizde lütfen hanımefendi
Ne yani tek tek kontrol etmek mi lazım ?
Evet!
Feribot Yenikapı iskelesine yaklaştı daha kapılar açılmadan telefon trafiği başladı.
Alo geldim nerdesin?
Kardeşim dışarı çıkınca konuşsan ölür müsün.Basamaklarda durmuş konuşuyor ,avazın çıktığı kadar da bağırıyorsun..
Neyse o kargaşada inebildim. Epeyce yol aldıktan sonra aklıma geldi , aslında arkamdan duyduğum telefon sesi aklıma getirdi.
Oğlum merak etmiştir. .İnince haber ver demişti.
Telefonu açtım.
Bir mesaj vardı. Yolculuğun iyi geçti mi. Diyordu.
Hemen aradım .Sağ selim indiğimi söyledim.
Telefonum çalmaya başladı.
Oğlum çıkıştayım anne dedi.
Ertesi gün sabah erken saatte hastanenin bahçesinde doktorumun sınavdan çıkmasını beklemeye başladım.
Zorunlu olan telefon görüşmelerim bitirdim.
Yanıma oturan genç kız gözlerinden inci gibi yaşlar döküyordu.
Geçmiş olsun dedim.
Neden ağlıyorsun.
Pansumandan çıktım canım yandı.
Üzüldüm iki ayağı sargılar içindeydi.
Tiyatrocu imiş. Sözlüsü de tam karşımdaydı.
O ağladıkça elini uzatıyor onu teselli etmeye çalışıyordu. Göz göze geldik genç adamla.
Yer değiştirebilirmiyiz dedi.
Değiştik.
Bu arada tiyatrocu olduğunu söyleyen genç hanımın telefonu çaldı.
Göz yaşlarını sildi.sanki karşı tarafın ağladığını görecekmiş gibi.
Annem dedi annem.
Durumunu anlattıktan sonra ağlamaya başladı.
Evet dedi yanımda .
Sözlüsünden söz ediyordu. Yanımda ama ban çiçek getirmemiş.
Hıçkırıklara boğuldu.Söyleyecek söz bulamadım. Ağlamamak için zor tuttum kendimi..
İyi ki cep telefonum var diye düşünüyorum.
Tam o sırada oğlum aradı.
Anne ben geldim.