Belli ki upuzun bir yolculuğa hazırlanıyordu.
Yüzü pembe bir goncaya benziyordu.
Kalp krizi geçirmişti.
Elektro şokla hayata dönmüştü.
Bu gün hastanede 18. günüydü.
Kızları başındaydı.Biri hariç.
Yavrularında umut ışığı vardı.Çünkü onun solgun yüzüne renk gelmesi umutlandırmıştı.
Ama yinede yorgundu, bakışları diyordu ki söyleyemediklerimi anlayın.
Gözleri kapıya baktı. Ayak sesinin geldiği yöne.
Mahzunlaştı
Yine gelmedi dedi usulca.
Üzülme gelir dedi ötekiler..
Torununun gözlerinde yaş belirdi.
.Anneannesi hastaydı.
Torunlarına çok düşkündü Hiç birini ayırt etmezdi.
Hele Ahmet’e ayrı bir sevgisi , ilgisi vardı,Doğduğundan beri Ahmet’e o bakmıştı.anne ,babası hafta sonu gelir Ahmet’i görür giderlerdi..
Evet gözlerini yavaşça çevirdi.
Dedi ki: Söyleyin ona cenazeme de gelmesin
Birkaç dakika sonra da hakka yürüdü,
Pembe yanakları soldu.Mahzun gözleri bir daha açılmamak üzere kapandı.
Ertesi gün. Cenaze mezarlıktaydı Bütün çocukları, damatları torunları,kızları ,eş ,dost, tüm akrabaları ordaydı. Ahmet teyzesinin yanındaydı.
Gözler onu aradı yoktu. Sonsuz mekanına yerleştirdiler, Dualar okundu, yoktu.
Bindiği araç arızalanmış annesinin cenaze törenine yetişememişti.
Son nefesinde de görmemişti.
Yaralıydı yorgundu ana yüreği kırgındı.
VE ANA DEMİŞTİ Kİ CENAZEME GELMESİN. İŞTE TAM DA BÖYLE OLDU.