SEVGİ DOLU YÜREKTEN SEVGİLERLE MERHABA
Bir varmış bir yokmuş ,evvel zaman içinde kalbur saman içinde,develer tellal, pireler berber iken diyerek başlayalım masalımıza.
Masal sona ermeden uykum geldi demeyin.
Çok değil az zamandı. Siz deyin yüz yıl ben derim kırk yıl önce.
İki oda bir sofa küçük bir bahçede kocaman bir saray varmış.
Saray deyip geçmeyin. Nohut oda bakla sofa saray mı olur gülmeyin.
MASAL BU YA !
Böyle bir sarayda yaşarmış mutlu küçük aile.
Anne , baba çocuklar.Bazen etli ,sütlü yer, bazen bir tas çorbaya bal baklava derlermiş.
Sarayın bahçesinde bir elma ağacı..Renkli ışıklarla süslemiş,elma ağacını Kral baba .Bahçenin bir köşesinde akşam sefası, sarmaşıklar. Arasında açarmış sardunyalar petunyalar.
Sarayın birde güzel kedisi varmış.Adı dumanmış. Sıcak yaz günlerinde sarmaşıkların gölgesinde mırıl mırıl söylenir.Dallara konan serçeleri gözlermiş.
Kral baba fedakar, sevecen ve çalışkanmış.
Akşam olunca neşe içinde dönermiş sarayına.
Ana kraliçe avlu kapısında beklermiş sarayın kralını.
O sarayda her işi kraliçe kendi yaparmış. Ne bir aşçısı varmış.Ne sarayın hizmetçisi.
Çamaşır, bulaşık, temizlik ,ütü ,yemek üstelik mahalle çeşmesinden taşırmış da suyu.
Ana Kraliçe temiz hem da titizmiş .Titrermiş prenseslerinin üzerine. O saray hem güzel, hem temiz. Hem neşe dolu bir yermiş.
Sözün kısası o sarayda günler hep mutlulukla geçermiş
.
Kral adil bir kralmış ama yine de büyük kızını fazlaca severmiş.Ona üveyik gözlüm ,has kızım dermiş
Gel zaman git zaman yıllar su gibi akıp giderken,günler ayları,aylar yılları kovalarken minik prenseslerde büyümüş serpilmişler..
Minik prenseslerin artık kanat açıp uçma vakitleri gelmiş çatmış.
O muhteşem nohut oda bakla sofa sarayda artık ayrılık rüzgarları esmeye başlamış.
Bir gün beklenen beyaz atlı prens gelmiş atının arkasına atıvermiş.Üveyik gözlü prensesi. Gitmem demiş.
Ağlamışta ayrılık acısı yakmış mutluluk sarayının duvarlarını.
Kader,demişler bilmediği bir dünyaya doğru yola çıkmış.
Ardına dönüp bakmış gözleri yaşlı kral baba el sallıyormuş üveyik gözlüsüne. ağlıyormuş Kral da
Beyaz atlı ile giden prenses birden bir başka yuvanın anası oluvermiş
Boy, boy çiçekler gibi evlatları olmuş.
Ama nohut oda bakla sofa sarayı, bahçedeki Elma ağacını, sardunyaları ,kedileri dumanı en çok ta Kral babasını özlermiş. Komşu olmuş ana babasına gider gelirmiş de yinede o küçük sarayını özlermiş hep.
Aklına düşünce Kral babası gözlerini yaşlar süslermiş.
Günler böyle ,geçip gidermiş..Hasta oldu kral baba demişler ona.
Acısı içine çöreklenmiş, hasretle yanarken prenses.
Yollar uzadıkça uzamış bitmek tükenmek bilmemiş.Hasreti dağlar kadar engin, denizler kadar derinmiş.
Solmuş,sararmış baba kral.Dermanı kalmamış. Yine de sevgisi ufuklar kadar sonsuzmuş. Prensesini daha çok özlermiş. Konuşamazmış ama üveyik gözlüm dermiş hep.
Koşmuş prensesi uçar gibiymiş. Soluğu kesilene dek,dizlerinin bağı çözülene dek koşmuş, koşmuş ama yollar bitmemiş uzamışta, uzamış. Sanki yıllar sürmüş. Sürmüş de ikisi de hasretten yanmış Her yer gece gibi karanlıkmış.
Güneş yeryüzüne küsmüş. Ay ışıklarını salmamış. Yıldızlar saklanmış gecenin karanlığına.
Deniz öfkelenmiş. Dalgalar kayaları parçalar gibiymiş.
Fırtınalar esmiş yer göğe gök yere karışmış.
Kral baba hastalanmış.
Prenses yollarda yollar geçit vermemiş.
Yine demiş kollarını açacak atlayacağım kollarına öpüp koklayacağım.
Geldin mi üveyik gözlüm diyecek .
Hep sevgiyle kollarına atladığında kralın,sevinçten uçarlarmış baba kız.
O zaman güneş daha sıcak, ay daha parlak deniz sakin yıldızlar ışıl, ışıl olurmuş.
Her şey güzel olacak.
Yalan demiş prenses. Babam bekliyor.
Kral baba son defa üveyik gözlüm demiş.
Prenses yollarda duymamış.
Ayrılık acısı ok gibi saplanmış. Kanamış yüreği gören olmamış.
Ah ayrılık ah hasret.
Gelmiş prenses özlediği sarayına
.
Sevdiği babasına koşacakmış.
Babası uzun bir sefere hazırlanmış bekliyormuş.
Babam, babacığım demek istemiş.
Sesi çıkmamış.Kimse sessiz çığlıklarını duymamış.
Göz pınarları kurumuş
.Çünkü o yaşlar ta yüreğini dağlamış Ağlamayı bilememiş. Gülmeyi unutmuş.
Şimdi o mahzun o özlemle bekliyormuş. Dünya denilen gurbette.
Bir gün gelecek o çok sevdiği babasına kavuşacakmış.
KİMBİLİR BELKİ YARIN BELKİ YARINDAN DA YAKIN