KIŞ AKLIMA GELİNCE KONTİ “Yİ HATIRLIYORUM !!
SEVGİ DOLU BİR YÜREKTEN SEVGİLERLE
Kış..
Hemen sıcacık bir yuva gürül, gürül yanan bir soba hemen içimi ısıtıverir aklıma düşünce.
Kestaneleri bıçakla çizip dizmeli ,sobanın üstüne kokusu yayılır pişmeye başlayınca. Mis gibi de kokar hani…
Hele sobanın üstünde demini alan çayın tadı bir başkadır.
Her yer karlarla bembeyaz olmuş .Ağaçların dalları karın ağırlığından yerlere eğilmiş.
Sokak lambası karları kristale benzetmiş ,yansıttığı ışıkla.
Ay da parlıyor. Seyrine doyum olmaz keyfin de yerindeyse.
Kartopu oynadığım . karların üzerinde koştuğumu hayal etmekten bile ..
UTANIYORUM !!
Ruşen aklıma gelince.
Adı Ruşen.
Konti de diyorlar.
Asil bir insanmış,Hayatında her şeyi yitirmiş, bir anda allak, bullak olmuş garip ve kimsesiz.
İhtişamlı hayatı sunarken ailesine çevresindekilere farklıymış.
Şimdi hepsi de onu yapayalnız bırakıp gitmişler.
En az beş yada altı ceketi üst, üste giyer.Her iki kolunda da saatler vardır. Onlar çalışır mı bilmem. Takar işte.
Parmağında ise siyah taşlı bir yüzük.Bide sigara içtiği için olacak renk renk çakmakları vardır.
Onları yere dizer .Eğer sizi seviyorsa da birini armağan eder.
Çoğu kimse onunla alay eder. Oysa , dilinin döndüğünce ciddi olmaya gayret eder.
Karmakarışık kıvırcık saçları alnına dökülür gözlerini kapatır.
Yüzüne baktığınızda gözlerini göremezsiniz. Gözünü kapatan kıvırcık saçları arasından gözlerini kırparak bakmaya çalışır.
Masmavi gözleri konuşurken yere bakar.
Kimsenin yüzüne bakarak konuşamaz. Geçirdiği o büyük aile dramından sonra konuşmakta güçlük çeker.
Yeni konuşmaya başlamış küçük çocuk gibi yarım konuşur.
Mavi gözlerine baktığınız da hüznü okumanız acaba derdi ne demeniz mümkün.
Her sabah sokağın başındaki bakkal bir şişe süt ve ekmek verir.Öğle ve akşam yemekleri çevrede bulunan lokanta ve kebapçılardan.
Zaten o istemez .Açım da demez. Ama kola içmeden duramaz.
Elinde koca bir kola şişesi öyle dolaşır.
Konti , karşımdaki binanın altındaki boş dükkana bir Pazar tezgahı koymuş .Bir yatağı bir de yorganı var. Orada yatar. Yaz, kış demeden.
Dükkanın camı kapısı bile yoktur.Sadece demir kepenkleri vardır.
Yağmur, kar yağdığında ise soğukta oradadır.
Uzun kış gecelerinde etkilenirim.
Konti 24 saat boyunca karşımda dır.
Gece herkes evine girince el ayak çekilince ben camın önünde onu izlerim.
Onu mutlaka Perşembe ve Cuma günü ziyaret ederim.Selam verir hemen. Birde siparişi vardır.
Sigarasını almamı ister. Dilenci değildir. Kimseden bir şey istemez.
Yinede herkes gelip geçerken hatırını sorar üç beş kuruş verirler.
Ne zaman para vermek istesem asla kabul etmez.
Yalnız annem den ister parayı.
Ondan istediği paranı miktarı ise bellidir.10 liradır. Fazlasını asla kabul etmez.
Mahallenin ileri gelenleri sıra ile onu berbere oradan da hamama götürürler.
Hep yeni, yeni kıyafetler alınır üstüne giydirilir.
Her ne hikmetse o yine eskileri giyer. Üst, üste en az beş ceket bir iki palto giyinir.
Mahalle halkı,cami avlusunun bir köşesine bir küçük oda inşa ettiler. Konti yi oraya taşımak istediler.
Ne mümkün.
Kapısız penceresiz rutubetli dükkandan onu çıkaramadılar..
Arada sırada sokaktan erkek kardeşi geçer .Geçer de dönüp bakmaz bile.
O zaman öfkelidir.
Ne söylediğini anlamak imkansız ama belli ki kardeşine söylenmektedir.
Aralarında geçen olaylar hakkın da pek çok söylenenler var ne kadarı doğru bilinmez.
Soğuk gecelerde evimde yatağımda uyuyamam, İçim sıkılır camın önüne koşar Konti “ye bakarım.
Bazen sarhoşlar onu rahatsız ederler. Sıkıştırıp ,döver elindeki parasını alırlar.
Birkaç defa rastladım. Polisi çağırdım. Sokağın içinde ekip otosu dolanıp durdu da bir türlü verdiğim adresi bulamadı.
Neyse ki polis otosunu görüp, Konti”ye zarar vermeden kaçtılar.
Karanlıktı sokak lambaları yanmıyordu ve tanımam imkansızdı.Onun parasını çalanları.
Bir kaç gün şehir dışında idim.
Döndüğümde yanına gittim.
Bana elindeki yarayı gösterdi. Sen yoktun beni bıçakladı paramı aldı dedi.
Tanıyordu kendini bıçaklayanı.
Elinde derin bir yara açılmıştı.
Cami cemaatinin yanına da gitmiyordu. Çünkü yine ona caminin avlusunda yatması için ısrar edeceklerdi..
Ona neden gidip orda yatmıyonsun diye sordum.
Neden daha güvende olmaz mısın demek istedim.
Bir dokundum bin işittim.
Ben burada güvendeyim dedi.Hırsızlara sarhoşlara rağmen.
Bir gece sarhoşun onun yanından kaçışını gördüğüm aklıma geldi..
Onun yanına girdi naralar atıyordu.
Aradan ne kadar zaman geçti bilmem ama sarhoş, Fatiha okuyarak çıkmıştı.
Anlatmaya başladı.
Herkes uyuyunca büyük bir araba geliyor beni alıyor. Bütün İstanbul”u geziyorum.
Bütün Türbeleri , Evliyaları ziyaret ediyoruz.
Hem kar yağsa ne olur.O zamanda gelip üstüme kalın yorganlar keçeler örtüyorlar, üşümüyorum.
En son duyduğumda mahallenin muhtarı onu Darülaceze”ye yatırmıştı.
Acaba hala orada mı? Hala onu geceleri söz ettiği arabayla alıp götürüyorlar mı ?